TANDOĞAN UYSAL: Erdoğan’ın “Escobar” İthamı: Yargıyı Etkilemez mi?

Artık tarafsız Cumhurbaşkanlığı makamında nostalji oldu.
Yeni Türkiye olarak adlandırılan süreçte parlamenter sistemin yerini başkanlık sistemi alınca, “tarafsız Cumhurbaşkanı” kavramı da adeta rafa kaldırıldı. Anayasada hâlâ adı “Cumhurbaşkanı” olarak geçse de, fiiliyatta parti genel başkanı kimliği ağır basan bir “Başkan” modeliyle karşı karşıyayız. Bu değişim, özellikle kritik dönemlerde yargı süreçlerine yönelik siyasi müdahaleler iddialarını da beraberinde getiriyor. Son örneği ise İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması sürecinde yaşandı.
Erdoğan’dan İmamoğlu’na “Escobar” Benzetmesi: Yargıya Açıktan Müdahale
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, yargı süreci devam eden Ekrem İmamoğlu için “Escobar düzeni kurmuş” ifadesini kullanması, siyasetin diline bomba gibi düştü. Kolombiyalı uyuşturucu baronu Pablo Escobar’a yapılan bu benzetme, sadece siyasi bir itham değil; aynı zamanda hâlihazırda yargılanan bir siyasetçiyi yargı önünde peşinen suçlu ilan etme anlamı taşıyor.
16 milyon İstanbullunun oyunu üç kez almış, halkın meşruiyetini kazanmış bir belediye başkanını, dünyanın en kanlı suç örgütlerinin liderleriyle özdeşleştirmek, sadece adaleti değil, aynı zamanda demokrasiyi de hedef alır. Erdoğan’ın bu söylemi, yargının bağımsızlığına yönelik ciddi bir baskı aracıdır ve toplumda yargı kararlarının siyasi saiklerle alındığı algısını pekiştirir.
Cumhurbaşkanlığı Tarafsızlığı Nerede Kaldı?
Parlamenter sistemde, Cumhurbaşkanlarından anayasal gereklilik olarak tarafsızlık beklenirdi. Ancak başkanlık sistemine geçilmesiyle birlikte, tarafsız Cumhurbaşkanı figürü yerini açıkça taraf olan, siyasi rakiplerini hedef alan bir başkana bıraktı. Erdoğan’ın İmamoğlu’na yönelik bu ağır suçlaması da bu dönüşümün çarpıcı bir örneği olarak karşımıza çıkıyor.
Demokrasi ve Hukukun Üstünlüğü Tehlikede
Yargı süreçlerine bu denli açık müdahale anlamına gelen açıklamalar, hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmaz. Yargının, siyasi iktidarın etkisinden bağımsız çalışması beklenirken, Cumhurbaşkanı’nın bu tür ithamları yargıyı baskı altına alır, adil yargılanma hakkını ortadan kaldırır ve demokrasiye zarar verir. Bu durum yalnızca İmamoğlu’na değil, Türkiye’de adalet sistemine olan inanca da büyük darbe vurur.
Tarafsızlık, Adalet ve Demokrasi İçin Gerekli Olan Tutum
Cumhurbaşkanı’nın bu tür açıklamalardan kaçınması, sadece hukukun üstünlüğünün değil, aynı zamanda halkın demokrasiye olan güveninin de yeniden inşası açısından zorunludur. Bugün Ekrem İmamoğlu hakkında yapılan “Escobar” benzetmesi, yarın başka bir siyasi figür için de kullanılabilir. Bu nedenle herkes için adaletin sağlanması, siyasetçilerin tarafsızlık ilkesine sıkı sıkıya bağlı kalmasıyla mümkündür.
Tarafsız Cumhurbaşkanlığı da nostalji oldu
Başkanlık sisteminde “Cumhurbaşkanı”nın tarafsızlığı artık bir nostaljiye mi dönüştü? Eğer böyleyse, demokrasinin temel taşlarından biri sessizce yerinden oynamış demektir.