Habaam Sınıfı; bir mektupla ortaya çıkan 50 yıllık efsane

♦ Zeki Alasya, Rıfat Ilgaz‘a o mektubu yazmasaydı ‘Hababam Sınıfı’, başka bir zamanda başka birileri tarafından bir tiyatro oyunu haline getirilir miydi?
♦ Zeki Alasya, Ertem Eğilmez‘e önermeseydi ‘Hababam Sınıfı’, başka bir zamanda başka birileri tarafından sinema filmi haline getirilir miydi?
Belki getirilir, belki getirilmezdi.
Getirilse bile belki; zamanın ruhuyla uyuşamayacaktı.
Belki; Ertem Eğilmez gibi bir yönetmen tarafından çekilmeyecekti.
Belki; müziğini Melih Kibar bestelemeyecekti.
Belki; o efsane kadro kurulamayacaktı.
Yıl 2000…
‘Hemşo’nun son sahnesinin çekimleri sabaha karşı bitmişti. Ferdi Eğilmez; “Haydi çorbacıya” dedi. Çorbalarımızı içerken yeni projesinin ne olduğunu sordum.
“Kim çekerse çeksin klasik ‘Hababam Sınıfı’ filmlerinin havası yakalanamayacak, o filmlerle kıyaslanacak, eleştirilecek. Ne var ki uzun vadede yerini bulacak. Ve iyi bir gişe yapacağını düşünüyorum. Diğer yandan babana ve Rıfat Ilgaz’a bir saygı duruşu olur” dedim.
Ferdi Eğilmez, zihninde bir oyuncu kadrosu kurmuştu. Eğilmez’in başlarda düşündüğü kadro ve karakter eşleşmesi zaman içinde değişime uğradı.
Günlerden bir gün Arzu Film’in Beyoğlu’ndaki ofisinde Ferdi Eğilmez ile sohbet ederken kapıdan Halit Akçatepe girdi. Eğilmez’e; “Haydi kalk. Mezarlığa gidiyoruz. Babandan icazet alacağız” dedi. Yanlarında ben gittim. Ertem Eğilmez’in mezarı başında dua ettik.
Halit Akçatepe, klasik ‘Hababam Sınıfı’ filmlerinin yönetmeni ve yapımcısı Ertem Eğilmez ile olan anılarını anlatırken mezarlıkta kahkaha atmamak için dudaklarımı ısırıyordum. Akçatepe’nin anlattıklarının; “O günlerde orada olmak vardı” duygusunun oluşturduğu hisle ‘Hababam Sınıfı’nın set ortamını tahayyül ettim.
Yeni ‘Hababam Sınıfı’ filmlerinin çekilmesine karşı olanlar da vardı. “Kimse yenilerini izlemez” diyerek karşı olmalarının çıkış noktası ise klasik ‘Hababam Sınıfı’ filmlerinin ruhunu zedelemesi üzerineydi. Karşı çıkanlar, Ferdi Eğilmez’e, “Babanı mezarda ters çevirttireceksin” bile diyordu.
Modern ‘Hababam Sınıfı’ filmlerinde klasik serinin ‘Bacaksız’ı Tuncay Akça da rol aldı.
Bir zaman sonra modern ‘Hababam Sınıfı’ serisinin ilk filmi olan ‘Hababam Sınıfı Merhaba’nın çekimlerine başlandı. 2004’te gösterime giren film; dönemin yüksek gişeli filmleri arasında yer aldı.
‘Hababam Sınıfı Merhaba’nın yüksek gişesi, devam filmlerinin çekilmesini sağladı. ‘Hababam Sınıfı Askerde’; 2005’te, ‘Hababam Sınıfı Üç Buçuk’ ise 2006’da gösterime girdi.
Klasik ‘Hababam Sınıfı’ filmlerinin konusundan ve karakterlerinden bağımsız olarak güncellenen modern ‘Hababam Sınıfı’ serisi, zaman içinde yerini bularak, her yeni filmi, bir sonrakinden daha çok izlendi.
Gişelerine yönelik sayısal bir veri olmasa da klasik ‘Hababam Sınıfı’ serisinin Türkiye’nin en çok izlenen filmleri olduğunu söylemek yanlış olmaz.
O günlerin tanıklarından edindiğim bilgilere göre; sinemalarda gösterime girdiği dönemlerde bir hayli ilgi gören klasik ‘Hababam Sınıfı’ filmlerini izleme adına, 1980’li yıllardaki video dönemi sırasında tam bir patlama yaşandı. Öyle ki evlerde ‘Hababam Sınıfı’ günleri düzenlenirdi.
Bunun iki nedeni vardı.
Birincisi; hep birlikte gülmenin psikolojiye iyi gelmesi.
İkincisi; öğrencilik yıllarına yönelik nostalji rüzgârına grup halinde kapılmak. Zira; filmleri izleyenler, gerek herhangi bir karakterle özdeş olmanın, gerekse okul anılarını paylaşmanın keyfini yaşadı.
1990’dan itibaren özel televizyon kanallarının kurulup yaygınlaşmasıyla birlikte klasik ‘Hababam Sınıfı’ filmleri, bu kez televizyon ekranları aracılığıyla milyonlarca kişiye ulaştı.
Defalarca izlenmesine rağmen, her yeni izlemede keyif vermesinin nedenleri arasında elbette senaryosundan, yönetimine; oyunculuklarından, müziğine kadar her konuda başarılı bir yapım olmasının yanı sıra, yaş kaç olursa olsun her daim öğrencilik günlerine duyulan özlem, o günlerin saflığı ve daha az sorumluluk gerektirdiği de bulunuyor.
Arzu Film’in kadrosunda bulunan bütün oyuncular, senaryo yazımına katkıda bulunur, bu konuda ofiste sık sık toplantı düzenlenirdi.
‘Hababam Sınıfı’ filmlerinin hiç olmadığını düşünün…
Neler hissedersiniz?
Olmayabilirdi, ‘Hababam Sınıfı’ filmleri hiç çekilmeyebilirdi.
Eğer o mektup olmasaydı…
Şöyle;
Rıfat Ilgaz’ın öğrenim gördüğü Kastamonu Lisesi’ndeki anılarından yola çıkarak yazdıkları, 1956’da Dolmuş Dergisi’nde 78 hafta boyunca bölümler halinde yayımlandı. O bölümlerin birleşmesiyle ortaya çıkan ‘Hababam Sınıfı’ romanı ise 1957’de yayımlandı.
Rıfat Ilgaz (1911 – 1993)
‘Hababam Sınıfı’nı defalarca okuyan Zeki Alasya, 1963’te henüz 20 yaşındayken Rıfat Ilgaz’a bir mektup yazarak romanı arkadaşlarıyla birlikte tiyatro oyunu haline getirmek istediğini söyledi. Alasya’nın öz güveninden, medeni cesaretinden ve girişimciliğinden oldukça etkilenen Ilgaz, eserinin tiyatro oyunu haline getirilmesine izin verdi.
Rıfat Ilgaz, yazdığı mektupta Zeki Alasya’ya şöyle cevap verdi; “Arkadaşlarınızla birlikte böyle bir girişimde bulunmanız beni ziyadesiyle memnun etti. ‘Hababam Sınıfı’nı oyunlaştırıp sahneye koyma isteğinizin benim için hiçbir mahsuru yok. Size her türlü desteği vermeye hazırım.”
‘Hababam Sınıfı’, çok geçmeden tiyatro oyununa çevrilerek provalarına başlandı. Zeki Alasya’nın; ‘Tulum Hayri’yi, Metin Akpınar‘ın ise ‘Refüze Ekrem’i canlandırdığı oyun, 25 günlük provadan sonra sahneye konuldu. 3 ay boyunca kapalı gişe sahnelenen ‘Hababam Sınıfı’nda diğer karakterlere; Ercan Yazgan, Ahmet Gülhan, Ali Yalaz, Ulvi Uraz, Zihni Küçümen ve Suzan Uztan hayat verdi.
♦ Oyunun büyük ilgi görmesi üzerine Orhan Günşiray ile Atıf Yılmaz, ‘Hababam Sınıfı’nı Sadri Alışık‘ın başrolünde yer alacağı sinema filmi haline getirmek istedi. Ne var ki sansür kurulu, ‘Türk eğitim yönteminin taşlamasını yaparak kötü göstermesi’ gerekçesiyle filmin çekilmesine izin vermedi.
♦ Ertesi yıl, bu kez; Şahan Haki, Tanju Gürsu ve Alp Zeki Heper ‘Hababam Sınıfı’nı film haline getirmek için çalışmalar yaptı. Sansür kurulu, bir kez daha ‘Hababam Sınıfı’nın film haline getirilmesi yönündeki girişimleri sonuçsuz kıldı.
♦ 1968’de ise bu kez Hulki Saner, romanın haklarını aldıktan sonra Atıf Yılmaz ve Rıfat Ilgaz ile birlikte senaryo yazdı. Sansür kurulunun cevabı yine aynıydı; ‘Hayır’…
♦ 1972’de Zeki Alasya, Ertem Eğilmez’e ‘Hababam Sınıfı’nı filme çekmesi yönünde tavsiyede bulundu. Hatta bu konuda oldukça baskıda bulundu. Eğilmez, ‘Hababam Sınıfı’nı beyazperdeye aktarmak istiyordu ama daha önce birçok meslektaşının karşılaştığı sansür kurulunun vetosuyla kendisinin de karşılaşacağını biliyordu.
Sansür kurulunun tavrının ne olacağını biliyordu bilmesine ama Ertem Eğilmez, “Aman boş ver” diyecek bir adam değildi. Yapılması zor olan, kendisine cazip geliyordu. Eğilmez, Umur Bugay’dan sansür kurulunun vetosuna uğramayacak bir senaryo yazmasını istedi.
Romandaki;
♦ ‘İnek Şaban’, çalışkan ve ispiyoncu bir öğrenci olduğu için ‘İnek’ lakabı da çalışkanlığından geliyordu. Sansür kurulu; çalışkan bir öğrenciye ‘İnek’ lakabı takılmasına karşıydı.
♦ ‘Kel Mahmut’ ise öğrenci düşmanı, önceliği müdürün çıkarlarını korumak olan bir karakter. Sansür kurulu, bir öğretmenin böyle bir kişiliğe sahip olamayacağına hükmetmişti. Ayrıca bir öğretmenin lakabı ‘Kel’ de olamazdı.
Böylelikle; ‘İnek Şaban’; haylaz, tembel bir öğrenciye, ‘Kel Mahmut’ ise ‘Mahmut Hoca’ olarak öğrencileri için müdürle tartışması sırasında kalp krizi geçiren bir karaktere evrildi.
Sansür kurulunun revize edilmiş senaryonun çekilmesine onay vermesiyle, ‘Hababam Sınıfı’nın, çekim hazırlıklarına başlandı.
habericireklam#300×250#180#right#
Filmdeki; ‘İnek Şaban’, Rıfat Ilgaz’ın sınıf arkadaşı ‘İnek Ahmet’tir. ‘Tulum Hayri’; ‘Tulum Fehmi’, ‘Hafize Ana’ ise okuldaki hademe Şerife hanımdır. ‘Badi Ekrem’ ise Rıfat Ilgaz’ın oğlu Aydın Ilgaz’ın okuldaki beden eğitimi öğretmeni; ‘Bacak İsmail’in uyarlamasıydı. Güdük Necmi’ ise Rıfat Ilgaz’ın bizzat kendisiydi.
Ana kadro; Arzu Film’in kadrolu oyuncularından; Kemal Sunal, Münir Özkul, Tarık Akan, Adile Naşit, Halit Akçatepe, Muharrem Gürses, Sıtkı Akçatepe, Ertuğrul Bilda, Akil Öztuna ve Hakkı Karadayı’dan oluşturuldu. ‘Hayta İsmail’ karakteri de başta ilanla aransa da Münir Özkul, bir tiyatro oyunu turnesinde tanıştığı müzisyen Ahmet Arıman‘ı Ertem Eğilmez’e önerdi. Eğilmez, ‘Hayta İsmail’e uygun görmesi üzerine rolü Arıman’a verdi. 6 Edebiyat A sınıfının haylaz öğrencileri ise gazetelere verilen ilanla bulundu.
Aslına bakılırsa ‘Hababam Sınıfı’nda Arzu Film’in kadrosunda bulunan Zeki Alasya ile Metin Akpınar da rol alacaktı. Hatta Alasya’nın canlandıracağı karakter bile belliydi; beden eğitimi öğretmeni ‘Badi Ekrem’…
Klasik ‘Hababam Sınıfı’nda rol alamayan Zeki Alasya; 30 yıl sonra modern seri için kamera karşısına geçmenin mutluluğunu yaşadı.
Peki özellikle ‘Hababam Sınıfı’nın tiyatroya uyarlanmasını sağlayan, filmi için de bir hayli uğraşan Zeki Alasya, neden rol almadı?
Nedeni de şu;
Zeki Alasya ile Metin Akpınar, kariyerlerinde yükselişe geçmişlerdi. Ertem Eğilmez, Alasya ile Akpınar’a kaşe ücreti olarak 15 bin lira veriyordu. ‘Hababam Sınıfı’nın çekileceği günlerde yapımcı Şahan Haki, ‘Mirasyediler”de rol almaları için o dönemlerde sadece jönlerin kaşesi olan 50 bin lira teklif etti. Zeki Alasya ile Metin Akpınar, ‘Mirasyediler’de rol almayı tercih edince ‘Hababam Sınıfı’nın kadrosunda yer alamadı.
Zeki Alasya, bu durumu, bir röportajında; “Bu büyük eksiklik ama ne yapalım; çok iyi bir tırmanışa geçmiştik ve iyi de para veriyorlardı. 15 bin lira aldığımız dönemde bize 50 bin lira teklif ettiler” sözleriyle açıklamıştı.
Nedense sinema sektöründe özel günlere dair etkinlik düzenlenmez. Türk sinemasının 100’üncü yılında kapsamlı bir etkinlik düzenlenmedi.
Sinemacıların 50’inci yılı olan ‘Altın Yılı’nı hatırlayan yok… Oysa sinemacılar, bir etkinlikle onurlandırılabilir, yaşama sevinci aşılanabilir.
‘Hababam Sınıfı’nın 50’nci yılı için sadece bir etkinlilk düzenlendi. Oysa Türk sinemasının en çok izlenen filme emeği geçenler, onurlandırılsa, hayatta olmayanlar bu vesileyle anılsa güzel olmaz mı?
Bunun yanı sıra; sinema salonları gösterime çıkaracakları film ve bilet keseceği izleyici bulmakta zorlandıkları bugünlerde, belli sinemalarda, ‘Hababam Sınıfı günleri düzenlense ne güzel olmaz mı?
Her hafta, bir filmin gösterileceği ‘Hababam Sınıfı’ günlerine ilgi olacağını düşünüyorum. Keza; hayatta olan birçok kişi klasik ‘Hababam Sınıfı’ filmlerini beyazperdede izleme imkânı bulamadı.