Scofield İncil’i, Hristiyan siyonizm ve teopolitik bir doktrin

0



Orta Doğu’da yükselen her duman, çoğu zaman sadece siyasi değil; aynı zamanda teolojik bir arka plan taşır. İsrail uçakları İran’a yönelirken, Washington’dan yükselen açıklamalarda yalnızca “müttefiklik hukuku” değil, kimi zaman doğrudan kutsal kitap referansları yer bulur. Bu durumun entelektüel haritası ise yüzyılı aşkın süredir aynı metne dayanır: Scofield Reference Bible.

Bu kitap, yalnızca bir İncil baskısı değil; aynı zamanda bir teopolitik vizyonun ve jeostratejik yönlendirmenin temel belgesidir. Bugün “Hristiyan Siyonizmi” olarak bildiğimiz olgunun neredeyse tüm hatları bu metinle şekillenmiş, İncil yorumunun diplomatik söylemi belirlediği bir dönemi doğurmuştur.

I. Scofield Reference Bible: Sıradan Bir İncil Baskısı mı?

1909’da yayımlanan ve sonradan milyonlarca evanjelik Hristiyan’ın el kitabı hâline gelen Scofield İncil’i, metne eklenmiş notlarla dikkat çeker. Her ayetin altına, bazen metni doğrudan yönlendiren açıklamalar düşülmüştür. Bu notlar;

• tarihsel çağlara göre ayrılmış Tanrı–insan ilişkilerini anlatır (“dispensationalism” sistemi),

• İsrail’in tarihsel ve geleceksel rolünü, kurtuluş planında merkezi bir konuma yerleştirir,

• Mesih’in ikinci gelişi için gerekli olan olayları bir “aşamalar dizisi” olarak yorumlar.

Referans: Scofield, C.I. (1909). The Scofield Reference Bible. Oxford University Press.

II. Dispensasyonalizm: Tarihin İlahi Takvimi

Bu sistemde tarih yedi çağa bölünür: masumiyet, vicdan, insan yönetimi, vaat, yasa, lütuf ve krallık. Her çağda Tanrı farklı bir yöntemle insanla ilişki kurar. En kritik ayrım şudur:

Tanrı’nın İsrail’le yaptığı antlaşma hiçbir zaman iptal edilmemiştir. Kilise, bu antlaşmanın yerine geçmez; sadece farklı bir dönemsel aracıdır.

İsrail’in modern devleti bu çerçevede teolojik bir zorunluluk olarak görülür. Dolayısıyla İsrail’in askeri veya politik eylemleri, sadece stratejik değil, ilahî planın bir parçası olarak anlamlandırılır.

Referans: Ryrie, C.C. (1995). Dispensationalism. Moody Publishers.

III. Hristiyan Siyonizmi: Dini İnanç mı, Teopolitik Proje mi?

Hristiyan Siyonizmi, Yahudi halkının Filistin topraklarına dönüşünü destekleyen Protestan bir yorumdur. Ancak bu destek, Yahudi halkına duyulan empatiyle değil, kıyamet senaryosunun gerçekleşmesi için gerekli adımlardan biri olması sebebiyle verilir.

Bu anlayışa göre:

• İsrail devleti yeniden kurulur (1948),

• Kudüs İsrail’in başkenti olur (1967 ve 2018),

• Süleyman Tapınağı yeniden inşa edilir (henüz gerçekleşmedi),

• Mesih döner ve dünya yargılanır.

Referans: Sizer, S. (2004). Christian Zionism: Road-map to Armageddon? IVP.

IV. İsrail–İran Gerilimi ve Scofield’ın Gölgesi

2025 yılına geldiğimizde, İsrail’in İran’ın nükleer tesislerine yönelik saldırıları, yalnızca güvenlik değil, kutsallık çerçevesinde de tartışılmakta. ABD’li politikacıların çoğu, özellikle evanjelik siyasetçiler, bu saldırıları desteklerken zaman zaman doğrudan kutsal metinlere atıfta bulunuyorlar.

Senatör Ted Cruz’un geçtiğimiz haftalarda Tucker Carlson’la yaptığı mülakatta söylediği şu söz oldukça çarpıcıydı:

“Tanrı’nın sözü diyor ki: ‘İsrail’i kutsayan kutsanır, lanetleyen lanetlenir.’ Biz de kutsuyoruz.”

Bu ifade, Yaratılış 12:3’ten türetilmiştir. Ancak burada söylenen, diplomatik bir gerekçe değil, teolojik bir taahhüttür. Hatta Carlson’ın bu ayetin yerini sorması üzerine Cruz’un cevap verememesi, meselenin ne denli yüzeysel bir teopolitik ezber üzerinden yürütüldüğünü de göstermiştir.

Referans: The Daily Beast, “Ted Cruz Caught Out Again in Yet Another Toe-Curling Interview Clip,” June 2025.

V. ABD Dış Politikası: Müttefiklik mi, Vahiy Yorumu mu?

ABD’nin İsrail’e verdiği desteğin ardında;

• 3 milyar doları aşan yıllık askeri yardım,

• Kudüs’ün başkent olarak tanınması (Trump, 2018),

• Birleşmiş Milletler kararlarında sık sık tek taraflı veto hakkını kullanması gibi uygulamalar vardır.

Ancak Scofield etkisiyle şekillenen teolojik söylem, bu politikaların dinî bir zorunluluk olduğu düşüncesini doğurmuştur. Bu, diplomasiyi kutsallık perdesiyle örtme gayretidir.

Referans: Weber, T. (2004). On the Road to Armageddon: How Evangelicals Became Israel’s Best Friend. Baker Academic.

VI. Sonuç: kutsal kitap mı jeopolitik strateji belgesi mi?

Scofield İncil’i, bir zamanlar bir tefsir denemesi olarak yola çıktı. Fakat zamanla, bir inanç yorumundan çıkarak, bir tür kutsal jeopolitik harita hâline dönüştü. Bu harita, yalnızca okunanı değil, yaşananı da belirlemeye başladı.

Bugün İsrail-İran hattında atılan her füze, sadece bir hedefi değil, aynı zamanda bir kehanetin bir adımını simgeliyor gibi sunuluyor. Bu durum, dini metinlerin siyasete ilham değil, meşruiyet aracı olarak kullanıldığını gösteriyor.

Ve işte bu noktada sormak gerekiyor:

Bir kutsal kitabın sayfası, bir harita gibi katlanıp bir cebe sığdırıldığında, artık o kitap kutsal mı kalır, yoksa stratejik mi olur?

Kaynakça:

1. Scofield, C.I. (1909). The Scofield Reference Bible. Oxford University Press.

2. Ryrie, C.C. (1995). Dispensationalism. Moody Publishers.

3. Sizer, S. (2004). Christian Zionism: Road-map to Armageddon? IVP.

4. Weber, T. (2004). On the Road to Armageddon: How Evangelicals Became Israel’s Best Friend. Baker Academic.

5. The Daily Beast, “Ted Cruz Caught Out Again in Yet Another Toe-Curling Interview Clip,” June 2025.

6. Time Magazine, “Trump Considers U.S. Attack on Iran,” June 2025.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir