İran’ın Hürmüz Boğazı’nı kapatması ne anlama gelir?

ABD, İsrail-İran çatışmasına resmen dahil oldu ve İran’ın üç nükleer tesisini hedef aldı. Tahran ise kendini savunmak için tüm seçenekleri saklı tutacağını söyledi.
ABD’nin bu hamlesi, İran’ın Hürmüz Boğazı’nı gemi trafiğine kapatmak seçeneğini de artırdı. Nitekim kısa süre önce de İran Meclisi, Hürmüz Boğazı’nın kapatılması gerektiği sonucuna vardığını açıkladı. Bu konudaki nihai kararın Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi tarafından verileceği belirtildi.
Basra Körfezi’ndeki bu dar su yolu, dünyanın deniz yoluyla petrol ticaretinin yaklaşık dörtte birini yönetiyor. Dolayısıyla İran, Çin, Avrupa ve diğer bölgelere petrol ve gaz taşıyan dev tankerlere erişimin kısıtlanması, petrol fiyatlarını artıracak ve potansiyel olarak küresel ekonomiyi istikrarsızlaştıracak.
HÜRMÜZ’ÜN ÖNEMİ
Hürmüz; Basra Körfezi’ni Hint Okyanusu’na, kuzeyinde İran’ı ve güneyinde Birleşik Arap Emirlikleri ve Umman’ı birbirine bağlıyor. En dar noktasında yaklaşık 161 kilometre uzunluğunda. Sığ derinliği gemileri mayınlara karşı potansiyel olarak savunmasız hale getiriyor ve karaya yakınlığı gemileri kıyı tabanlı füzelerden veya devriye botları ve helikopterler tarafından müdahaleye açık hale getiriyor.
Dünyada deniz yoluyla taşınan ham petrolün yaklaşık üçte birine ev sahipliği yapan bu stratejik geçit, başta Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri olmak üzere Orta Doğu’daki üreticilerin ham petrol ve kondensat sevkiyatında kritik bir rol üstleniyor.
Bloomberg tarafından derlenen verilere göre, 2024’te Hürmüz Boğazı’ndan günlük yaklaşık 20 milyon varil petrol ve petrol ürünü taşınıyor. Boğaz, dünya arzının beşte birinden fazlasının geçmesiyle sıvılaştırılmış doğalgaz için de ayrıca önemli konumda bulunuyor.
NAVLUN FİYATLARI FIRLADI
AA’nın Londra Menkul Kıymetler Borsası’ndan (LSEG) edindiği “LSEG Workspace” verilerine göre, Orta Doğu’dan Çin’e giden TD3C rotasında çok büyük ham petrol tankerleri (VLCC) için referans navlunlar, 17 Haziran itibarıyla çatışma öncesine göre yüzde 61 artarak 72,4 Worldscale puana ulaştı. Worldscale puanları, her büyük rota için yıl başında belirlenen sabit bir temel ücretin yüzde ifadesi olarak kullanılıyor. Bu seviye, yıl başına göre ise yüzde 68’lik bir artışa işaret ediyor.
Orta Doğu’dan Japonya’ya TC1 rotasında rafine petrol ürünü taşıyan LR2 tipi orta boy tankerler için referans navlunlar, 12 Haziran’da 116,84 Worldscale puan iken, 17 Haziran’da yüzde 88’lik artışla 219,76 puana çıktı. Bu rotadaki artış, yıl başına göre yüzde 102,5 oldu.
Orta Doğu’dan Japonya’ya TC5 rotasında rafine petrol ürünü taşıyan LR1 tipi daha küçük kapasiteli tankerler için referans navlunlar, 12 Haziran’daki 144,85 Worldscale puan seviyesinden, 17 Haziran itibarıyla yüzde 54 artışla 223,16 puana yükseldi. Bu seviye, yıl başına kıyasla yüzde 97,4 artış anlamına geliyor.
HÜRMÜZ GERÇEKTEN KAPATILABİLİR Mİ?
Bloomberg’e konuşan analistlere göre İran’ın Hürmüz’den geçişi durdurma emri verme yetkisi yasal olmayacağından bunu güç kullanarak veya güç tehdidiyle başarması gerekecek ve eğer donanması boğaza girişi engellemeye çalışırsa, muhtemelen bölgede devriye gezen ABD Beşinci Filosu ve diğer Batılı donanmalardan karşılık gelecek.
Ancak tek bir İran savaş gemisi limandan ayrılmadan da ciddi bir kesintiye neden olabilir. Hızlı devriye botlarıyla tankerler taciz edilebilir ve ticari gemilerin içinden geçmesi için çok riskli hale getirilebilir.
Geçtiğimiz dönemde benzer taktikler Yemen’deki Husiler tarafından, Arap yarımadasının diğer tarafında Kızıldeniz’e giden Bab el-Mandeb boğazındaki trafiği aksatmak için başarıyla kullanılmıştı. Husiler; ABD, İngiltere ve İsrail ile bağlantılı gemi sahiplerine bölgeye yaklaşmaları halinde saldırıya uğrayacakları uyarısında bulunduktan sonra çoğunlukla gemilere füze ve insansız hava araçları ateşledi.
Ancak bununla beraber Hürmüz Boğazı’nın kapatılması, İran’ın petrolünü ihraç etmesini engelleyeceği için kendi ekonomisini hızla etkileyebilir. Ayrıca İran petrolünün en büyük alıcısı ve BM Güvenlik Konseyi’nde İran’ı Batı liderliğindeki yaptırımlardan veya kararlardan korumak için veto yetkisini kullanan kritik bir ortak olan Çin için de durum bir sorun oluşturuyor.
İRAN DAHA ÖNCE HÜRMÜZ BOĞAZI’NI KAPATTI MI?
Şimdiye kadar hayır. Irak ve İran arasındaki 1980-88 savaşı sırasında, Irak güçleri, Hark Adası’ndaki bir petrol ihracat terminaline saldırdı. Daha sonra, Tanker Savaşı olarak adlandırılan savaşta, iki taraf aralarında gemilere saldırdı. Bu, tankerlerin sigortalanmasının maliyetini önemli ölçüde artırdı ve petrol fiyatlarının yükselmesine yardımcı oldu.
2011’de İran’a yaptırımlar uygulandığında, boğazı kapatmakla tehdit etse de sonrasında geri adım attı.
Ancak kapatılmasa da aksamalar sıklıkla yaşandı. Nisan 2024’te İran’ın Devrim Muhafızları Ordusu, Hürmüz Boğazı yakınlarında İsrail bağlantılı bir konteyner gemisini ele geçirdi. Lloyd’s List’e göre, İran geminin mürettebatını ertesi ay serbest bıraktı. Tahran, MSC Aries’in denizcilik düzenlemelerini ihlal ettiğini iddia etti ancak analistler bir sebep olarak İsrail mülkiyet bağlantısını işaret etti.
Mayıs 2022’de ise İran iki Yunan tankerine 6 ay boyunca el koymuştu. Bu da Yunan ve ABD makamlarının başka bir gemideki İran petrolüne el koymasına misilleme olarak yorumlanmıştı. Ardından karşılıklı olarak serbest bırakıldı. Aynı şekilde Ocak ayında da benzer durum yaşandı.
ABD VE BATI NE ADIM ATTI?
Bloomberg’in haberine göre bu gelişmelerin ardından ABD Donanması, Körfez’den gemilere refakat etme yoluna başvurdu. 2019’da bölgeye bir uçak gemisi ve B-52 bombardıman uçakları gönderdi. Aynı yıl ABD, İran’ın nakliyeyi aksatmasına yanıt olarak Sentinel Operasyonu’nu başlattı. İngiltere, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn de dahil olmak üzere on ülke daha sonra şu anda Uluslararası Deniz Güvenliği Yapısı olarak bilinen operasyona katıldı.
2023’ün sonlarından bu yana, nakliyeyi korumaya yönelik odak noktası büyük ölçüde Hürmüz Boğazı’ndan, bölgenin diğer hayati su yolu olan güney Kızıldeniz’e ve onu Aden Körfezi’ne ve Hint Okyanusu’na bağlayan Bab el-Mandeb Boğazı’na kaydı.
İran’ın Hürmüz Boğazı’nı kapatması için son karar beklense de, karar ne olursa olsun, Orta Doğu’daki geriliminin özellikle bugünkü saldırıların ardından normale dönmesi hiç kolay görünmüyor.